Okul Kurucumuz ile
Mavişehir Dergisi Söyleşi

24 Ağustos, 2024 Bu yazıyı ortalama 6 dakikada okuyabilirsiniz.

Arzum Hanım biraz kendinizden bahseder misiniz, niçin anaokulu açmak istediniz?

26 yıllık eğitimciyim. 9 yıl bilfiil devlet memuru olarak görev yaptıktan sonra istifa edip özel bir kolejde iki sene öğretmenlik, ardından dört yıl idarecilik yaptım. 2010 yılında anaokulumu açtım. İlk çocuk annesiyim. Oğlumun dört yaşında anaokulunda tek ayakta bekletilme cezası alması, emeklilikte düşündüğüm okul açma hayalimi hızlandırdı. Kendi çocuğumun yaşadığı travmayı hiçbir çocuk yaşamasın istiyorum. Hayalimdeki gibi çocukların koşarak geldiği, güleryüzlü öğretmenlerin olduğu, donanımlı, kendine güven duyan çocukların mezun olduğu bir okul yaratmak istemiştim ve başardığıma inanıyorum.

Okulunuzun vizyonu ve misyonu hakkında bilgi verir misiniz?

Misyonumuz; Atatürk, benim ince çizgimdir. Atatürk’ün izinden giden bir eğitimci olarak onun ilkelerine bağlı küçük insanlar yetiştirmek en büyük amacımızdır. Okulumuzda öğrenci merkezli bir anlayış benimsenir. Bu bizlere emanet edilmiş küçük yürekleri, çağdaş, açık fikirli, bilgi donanımı olduğu kadar girdikleri ortamlarda fark yaratacak beceriler ile donatılmış bireyler olarak mezun etmektir.

Vizyonumuz; Başarılı, sorgulayıcı, yüksek donanımlı, yaratıcı, girişken, üreten, ahlaklı, dinamik, öğrenmeyi seven, doğanın hayatımızdaki yerini kavramış ve onu koruyan, mutlu, başkasının hakkına saygılı bireyler yetiştirmek üzere yıl içinde gelen okullar arasında örnek olma hedefini sürdüren emin adımlarla yoluna devam etmektir.

Özellikle uyguladığınız bir eğitim modeli var mı?

Okul olarak amacımız kendine güveni olan, sesi içine kaçmamış birey yetiştirmektir. Bunun için değişik eğitim modellerinden karma bir eğitim uyguluyoruz. Çünkü ülkemizdeki yaşam koşulları, toplumsal, kültürel yapı, Avrupa'yla farklılık göstermektedir. Bu yüzden de bir eğitim modelini baştan sona uygulamak mümkün değildir.

Çocuklara verdiğiniz eğitim sisteminden bahseder misiniz?

Okulumuzda eğitim, hazırlanan günlük akış çerçevesinde ilerler. Bu programımız yaş gruplarına göre pedagojik olarak desteklenir. Öğrencilerimizde birkaç eğitim sistemi birlikte danışılarak göreç metodu uygulanır. Ancak bana göre her çocuğun öğrenme seviyesi, algıları farklıdır. Bu yüzden öğrenciye göre sistem uygulanıyor. Her sistem her çocuğa uygun olduğu düşünülmüyor. Her hafta farklı temalar, veli grubumuzla paylaşım programımız, İngilizce ağırlıklı ve rehberlik birimimizin hazırlamış olduğu programlarımız yıl boyunca sürer. Yiyecek ve iletişim için bir uygulamamız var. Her öğrencimize tanımladığımız şifreyle girince velisi okulla ilgili tüm dokümanlara ulaşabiliyor. Fotoğraf ve video paylaşımlarını da bu aplikasyon üzerinden yapabiliyoruz. Öğretmenlerimiz her gün, gün sonu bilgilendirmesi yolluyorlar. Yani sistemli çalışmaya önem veriyoruz. Böylece ailelerimiz çocuğun gelişimini yakından takip edebiliyorlar. Bu çalışma şekli sayesinde hem sistemi oluyoruz hem de yaratıcılığımızı köreltmiyoruz.

Okulumuzun günlük programında her yaş grubu için Türkçe dil etkinliği, oyun, müzik, serbest zaman etkinliklerinin yanı sıra ek ders olarak tam zamanlı İngilizce, çocuk yogası, müzik, drama, akıl ve zekâ oyunları, satranç, halk oyunları ve jimnastik çalışmalarımız yer alıyor. Ayrıca açık hava etkinlikleri ve geziler okulumuzda çocukların en çok keyif aldığı aktivitelerdir.

Yaşayarak öğrenme en zevkli ve kalıcı öğrenme şeklidir. Örneğin geçen hafta İtfaiye Haftasıydı. İtfaiye kurumuna ziyaretimiz oldu. İtfaiye nedir, numarası, görevleri vb. merak ettikleri her şeyi orada itfaiyeci ağabeylerle ve ablalarına sorarak öğrendiler. İtfaiye araçlarına binip, içerideki ekipmanları incelediler, tazyikli hortumu kullandılar. Hayvanları Koruma Haftasında Sasalı Doğal Yaşam Parkı gezimiz ve veteriner kliniklerine ziyaretlerimiz oldu. Yıl içinde de bu belirli gün ve haftalara yönelik yaşa göre uyarlanmış devam edeceğiz.

Temmuz ve Ağustos aylarında yaz okulu programı da uygulanmaktadır. Yazın havuz ve yüzme dersimiz eklenmektedir.

Okulunuzda oldukça fazla branş öğretmeni var, bunlar için velilerden ek ücret alınıyor mu?

İngilizce, jimnastik, çocuk yogası, halk oyunları, satranç, robotik kodlama, müzik dersleri kendi sınıf öğretmenleri tarafından verilmemektedir. Okul dışından branş öğretmenlerimiz gelmektedir. Ve bu branşlar için ek ücret istememekteyiz. Bazı okullarda isteğe bağlı, ek ücretle de özel ders verilmektedir. Ancak bizim tüm öğrencilerimizin ilerlemesini doğru bulmuyorum. Benim tüm çocuklarım branşlardan yararlanmaktadır.

Velilerin en büyük sıkıntısı ödev... Okulunuzda ödevlendirme sistemi var mı?

Ben her şeyden önce bu yaş grubunun oyun çocuğu olduğunu şiddetle savunuyorum. Elimde olsa bu dünyanın her yeri oyun bahçeleriyle donatılsın isterdim. Ama veliler beklentiler açısından çok değişkendir. Ödev konusunu kesinlikle doğru bulmayan bir okul olarak buna rağmen veliler isteği üzerine çok fazla ödevle karşı karşıyayız. Çocuklarımız, akşamları kalan sınıf içi zamanlarını bitirmek ve geri getirmeyi seviyorlar. Hafta sonları küçük ödevlendirmelerimiz, sunum hazırlıklarımız olabiliyor.

Okula yeni başlayan çocukların alışma süreci nasıl geçiyor?

Oryantasyon dediğimiz alışma süreci, çocuktan çocuğa, okuldan okula, öğretmenden öğretmene farklılık gösterdiği gibi anne babanın tutumu da etkileyici bir faktördür. Biz yetişkinlerde bile yeni bir ortama alışma zaman alabilmektedir. Çocuklarda da belirli bir düzeyde kaygı yaratması normaldir. Okulumuzda uyguladığımız bir alıştırma programı vardır. Çocuklarımız okula başladığı ilk birkaç gün çocuğun yeni ortama güven duyması, uyum sağlaması için öğretmenlerin önerileri doğrultusunda anne-baba anaokulunda belli bir süre kalabilir; her gün bu süre biraz daha uzatılır, anne-baba da yavaş yavaş okul dışına çıkarılır. Çocuğun öğretmeniyle daha çok zaman geçirmesine fırsat verilir. Ancak bu sürecin birkaç günü geçmemesi ve anaokuluna bırakırken anne-babanın vedalaşma süresini kısa tutması ve duygusal sahnelerden kaçınması oldukça faydalı olacaktır.

Eğitimde teknolojiden nasıl yararlanıyorsunuz?

Teknoloji çağındayız. Teknolojiden tabii ki yararlanıyoruz. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin Atık Pil Toplama Yarışmasında üç yıl üst üste birincilik aldık. Yarışmadan kazandığımız ödül olan akıllı tahtalarımız öğretmenlerimiz ve branş öğretmenlerimiz tarafından kullanılıyor. Akıllı tahtalarımız dışında okulumuzda televizyon, tablet ve akıllı kumandalar mevcut.

Neden “Palmiye”? Yani çocuğunu Palmiye’ye veren veli ne kazanır?

Velinin değil çocuğun kazanımını daha önemlidir. Biz veli odaklı değil; çocuk odaklı bir okuluz. Öncelikle çocuğun hissedeceği bir samimiyet, sınırsız sevgi ve güven ortamı vardır okulumuzda. Çocuk güvende olduğu yerde ve sevildiği yerde mutludur. Güven ve sevgi de bir ihtiyaçtır çocuk için. Bir diğer ihtiyaç da takdir edilmektir. Çocuk takdir edilirse mutludur. Mutlu çocuk; öğrendiklerini okulumuzda tüm ihtiyaçlarını karşılığı vardır. Çocuğun duygusal açıdan ve bu ihtiyaçların giderilmesiyle sonuç olur. Duygusal açığı giderilmiş çocuk mutludur ve başarılıdır.

Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Çocukların hayata bakışı, yetişkinlerin hayatı algılama biçiminden farklıdır. Biz eğitimciler ve aileler olarak onların dünyasına giriş yapmalı ve dünyayı onların gözünden görmeliyiz. Onları izlemeliyiz… Onlara birçok şey öğretirken, bundan önce, bizler de onlardan çok şey öğrenebiliriz. Trafik kuralları, güvenlik… vb. gibi hayatımızda önemli yeri olan şeyler zaten öğretiliyor. Sosyal değerler, arkadaşlık ilişkileri çok önemlidir. Bu süreçte tüm taraflar çaba gösterirse bu süreç çok daha kolay olacaktır. Bu güzel röportaj için Mavişehir Dergisi'ne teşekkür ederim.

Whatsapp